Afrika’nın Doğusunda Yer Alan Etiyopya: İç Savaş, İnsani Kriz ve Devletin Geleceği

📘

Afrika kıtasının doğusunda yer alan Etiyopya, 2025 yılı itibarıyla hem stratejik konumu hem de karmaşık siyasi gidişatıyla öne çıkmaya devam etmektedir. Kolonileştirilmemiş az sayıdaki Afrika ülkesinden biri olmasına rağmen, Etiyopya uzun süredir siyasi istikrarsızlık ve etnik temelli çatışmalara saplanmış durumdadır. Son yıllarda ülke, kırılgan bir federal yapı, artan toplumsal huzursuzluk ve iklimle ilgili baskılar nedeniyle 21. yüzyılın en ağır iç krizlerinden bazılarıyla karşı karşıya kalmıştır.

Başbakan Abiy Ahmed yönetiminde 2010’ların sonlarında reform süreci başlatılmış olsa da, bu çabalar çoğunlukla kapsayıcı yönetişim yerine güç merkeziyetçiliğine öncelik vermiş ve bu durum etnik kutuplaşmayı derinleştirerek ulusal uyumu zayıflatmıştır.

Federalizm ve Yapısal Kırılmalar (1995–2025)

Etiyopya, 1995 Anayasası’nın kabulünden bu yana etnik temelli bir federal model altında yönetilmektedir. Anayasa’nın 39. maddesi, her bir “ulus, milliyet ve halk”a kültürel özerklik ve ayrılma hakkı tanımaktadır. Bu düzenleme teorik olarak çoğulculuk ve eşitliği teşvik etmeyi amaçlamış olsa da, pratikte bölünmeyi kurumsallaştırmıştır.

Son otuz yıl içinde etnik federalizm, siyasi katılımın temel birimi olarak etnik kimliği somutlaştırmış, bu da hoşnutsuzlukları, bölgesel rekabeti ve silahlı çatışmaları körüklemiştir. 2018’de TPLF’nin sistem dışına itilmesi, 2020–2022 Tigray Savaşı ve Oromia ile Amhara bölgelerinde yükselen gerilimler, etnik kimlik ile yönetişim arasındaki gerilimin devam ettiğini göstermektedir.

2025 itibarıyla, Oromia, Amhara ve Benishangul-Gumuz gibi bölgelerde etnik temelli gerilimler hâlâ çözülebilmiş değildir. Bölgesel milislerin varlığı, merkezî koordinasyon eksikliği ve federal kurumlara karşı duyulan güvensizlik, ülke güvenliğini tehdit etmeye devam etmektedir.

Tigray Savaşı’nın Mirası ve Sürmekte Olan Çatışmalar

2020–2022 yılları arasında yaşanan Tigray Savaşı, ülke çapında geniş çaplı bir yıkıma yol açmıştır; ancak 2025 itibarıyla bu savaşın etkileri Etiyopya siyasetini şekillendirmeye devam etmektedir. Kasım 2022’de imzalanan Pretoria Barış Anlaşması, resmi bir ateşkesin ilan edilmesini sağlamış olsa da, uygulama süreci kırılgan kalmıştır.

2024 ve 2025 yıllarında, Oromia ve Amhara bölgelerinde düzensiz şiddet olayları ve bölgesel direnişler sürmüştür. Oromo Kurtuluş Ordusu (OLA) ve Fano milisleri, federal kuvvetlerle çatışmaya girmiş ve barış anlaşmasıyla öngörülen istikrarı zayıflatmıştır. Tigray’da ise siyasi normalleşme çabaları düzensiz ilerlemiş, özellikle uzak bölgelerde insani yardımlara erişim sınırlı kalmıştır.

Ülke genelinde, federal sistemin kapsayıcı temsil ve adil kaynak dağılımı sağlayamaması, yönetişim, kimlik ve kalkınma alanlarında örtüşen krizleri derinleştirmiştir.

İnsani Kriz (2020–2025)

Etiyopya’daki krizlerin insani etkisi, 2025 yılı itibarıyla Afrika kıtasının en ağır sonuçlarından biri olmaya devam etmektedir:

  • Yerinden edilme: BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’ne (OCHA) göre, 2025 ortası itibarıyla 5 milyondan fazla kişi ülke içinde yerinden edilmiş durumdadır. Bunların çoğu çatışmalar ve kuraklık nedeniyle evlerinden ayrılmıştır.

  • Gıda güvencesizliği: Ateşkesten sonra acil yardımlar yeniden başlatılmış olsa da, Tigray, Afar ve Amhara bölgelerinde milyonlarca insan hâlâ gıda yardımına bağımlı durumdadır.

  • Cinsel şiddet ve travma: Savaş sırasında sistematik olarak kullanılan cinsel şiddet, kalıcı izler bırakmış ve rehabilitasyon hizmetlerine sınırlı erişim nedeniyle iyileşme süreci sekteye uğramıştır.

  • Altyapı çöküşü: Savaş sırasında tahrip edilen birçok sağlık merkezi ve okul hâlâ yeniden inşa edilmemiştir. UNICEF’e göre, çatışmalardan etkilenen bölgelerde 1,5 milyondan fazla çocuk eğitim dışı kalmıştır (2025).

Uluslararası Tepkiler ve Sınırlamalar

Uluslararası toplum, Pretoria Anlaşması’nı memnuniyetle karşılasa da, uzun vadeli gözetim süreçleri tutarsız kalmıştır. Barışı koruma mekanizmaları zayıf kalmış; savaş suçlarına ilişkin soruşturmalar ise çeşitli engellemelerle karşılaşmıştır. Hem federal hükümet hem de bölgesel aktörler (TPLF ve OLA dâhil), uluslararası denetime karşı direnç göstermiştir.

ABD ve Avrupa Birliği tarafından uygulanan yaptırımlar karmaşık insani sonuçlar doğurmuş; Afrika Birliği’nin arabuluculuğu ise sembolik açıdan önemli olsa da, yapısal sorunları çözmede yetersiz kalmıştır.

İklim, Ekonomi ve Genç Nüfusun Umutsuzluğu

Etiyopya’daki kriz yalnızca siyasi değil, aynı zamanda kötüleşen ekonomik ve çevresel baskılarla da bağlantılıdır:

  • İklim değişikliği, özellikle doğu ve güney Etiyopya’da şiddetli kuraklıklara yol açmakta ve tarıma bağımlı nüfusun (%80) geçim kaynaklarını tehdit etmektedir.

  • Genç işsizliği, 2025’te de yüksekliğini korumakta; sınırlı iş olanakları nedeniyle gençler göç, radikalleşme veya yerel silahlı gruplara katılım gibi yollara yönelmektedir.

  • Kaynak kıtlığı (su, tarım arazisi), özellikle zayıf yönetişim bölgelerinde etnik gruplar arası çatışmaları tetiklemektedir.

 Sonuç – 2025 İtibarıyla Etiyopya: Bir Dönüm Noktasında

2025 itibarıyla Etiyopya hâlâ kırılgan bir denge içinde sıkışmış durumdadır. Açık iç savaş Tigray’da sona ermiş olsa da, siyasi şiddet ve yönetişim krizleri sadece coğrafi olarak başka bölgelere kaymıştır. Merkeziyetçilik ile bölgesel özerklik, etnik kimlik ile ulusal uyum arasındaki denge hâlâ sağlanabilmiş değildir.

Etiyopya, gerçek bir anayasal reform, kapsayıcı siyasi diyalog ve güçlü bir uzlaşma süreci başlatmadığı sürece, bu kriz döngüsünün sürmesi muhtemeldir. Ayrıca uluslararası toplum da, sembolik açıklamaların ötesine geçerek, barış inşası, insani yardım ve kurumsal reformlara somut destek sağlamalıdır.

Etiyopya’nın geleceği—birleşik bir devlet mi yoksa parçalanmış bir siyasi yapı mı olacağı—ülke liderlerinin ve halkının kimliği bir bölünme aracı değil, çoğulcu bir birlikte yaşama zemini olarak yeniden tanımlayıp tanımlayamayacağına bağlıdır.

Hazırlayan: Gülsenli Türkay

Kaynakça

Abbink, J. (2011). Ethnic-based federalism and ethnicity in Ethiopia: reassessing the experiment after 20 years. Journal of Eastern African Studies, 5(4), 596–618.

Aalen, L. (2006). Ethnic Federalism and Self-Determination for Nationalities in a Semi-Authoritarian State: The Case of Ethiopia. International Journal on Minority and Group Rights, 13(2–3), 243–261.

De Waal, A. (2021). The Tigray War and Ethiopia’s Crisis of Statehood. African Affairs, 120(479), 194–206.

International Crisis Group. (2021). Ethiopia’s Tigray War: A Deadly, Dangerous Stalemate. https://www.crisisgroup.org

Human Rights Watch. (2022). Ethiopia: Widespread war crimes committed by all parties. https://www.hrw.org

Amnesty International. (2021). Rape and Sexual Violence in the Tigray Conflict. https://www.amnesty.org

UN OCHA. (2023). Ethiopia Humanitarian Response Plan. https://reliefweb.int

UNICEF. (2022). Ethiopia Humanitarian Situation Report: Children in Crisis. https://www.unicef.org

World Food Programme (WFP). (2022). Emergency Food Security Assessment: Northern Ethiopia. https://www.wfp.org

1995 Constitution of the Federal Democratic Republic of Ethiopia. Article 39.
https://www.wipo.int/edocs/lexdocs/laws/en/et/et007en.pdf

African Union. (2022). Peace Agreement between the Government of Ethiopia and the TPLF (Pretoria Agreement). https://au.int